Sosyal Medya

Makale

Üstad Seyyit Kutup Üzerine Yeniden Düşünmek…

Ä°slamcılığın sahih bir ÅŸekilde anlaşılmasına ve dinin bugün için hem anlamını ve hem de nasıl yorumlanması gerektiÄŸi konusunda önemli bir öncü ÅŸahsiyettir Seyyit Kutup…  Ãœstadımız, kendisinden önceki Ä°slamcı müktesebatın özür dileyici bakışını eleÅŸtiriye tabi kılarken Müslümanların özgüvenlerini kazanacak bir bakışı öne çıkartan yaklaşımı temel olarak kabul eder. Bu yüzden Ä°slamcılık müktesebatı çerçevesinde Seyyit Kutup ikinci kuÅŸak aydın olarak kabul edilir.

Batı karşısında Ä°slam’ın ‘izzeti nefsini’ savunan ve Müslüman olmanın nasıl büyük bir ÅŸahsiyeti inÅŸa edeceÄŸini fikir düzeyinde öne çıkartan yaklaşımı ile Seyyit Kutup, kendi kuÅŸağı ve kendisinden sonraki kuÅŸağı da ciddi bir ÅŸekilde etkilemiÅŸ ender ÅŸahsiyetlerdendir.

Seyyit Kutup kendisinden önceki kuÅŸaktan farklı olarak mevcut durumu kabullenmeyen ve bu mevcut batılı kültürün ve bu kültürden beslenen Müslümanların durumunun içler acısı olduÄŸunu ve bunu sahihlik çerçevesinde yorumlayarak yeni bir bakışın Kuran merkezli bir inÅŸa sürecinin zorunlu olduÄŸunu dillendiren bir aydın ve entelektüeldir. Önemli bir farkı ise ÅŸahitlik meselesinin önemine yaptığı vurgu ve modern baÄŸlamı dikkate alan bir tasviri dini düşünce ekseninden hareketle yapmasıdır. Cahili toplum, cihad ve içtihad kimi temel kavramların yeniden düşünülmesini saÄŸlayarak bu konuda yeni yorumlar geliÅŸtirerek mevcut açmazlara çözüm önerisinde bulunuyor. Özellikle tarihsel verilere ‘eleÅŸtirel bakışı’ ve ‘edebi’ usulü bir yöntem olarak öne çıkarması da kendi hanesine artı olarak kaydedilmelidir. Bu yüzden Ä°slam düşüncesini yeniden yorumlarken Ä°slami ilimleri bu yeni yorum çerçevesinde ele aldığını da gözlemleyebiliriz. Vahyin kiÅŸiyi inÅŸa etme sürecine yaptığı atıflar ve ilk inen ayet ve surelerin bu bakışla ele alınması onu ciddi bir ÅŸekilde öncü neslin hocası kılmaktadır.

Seyyit Kutup’un dikkat çeken özelliÄŸi davetçi kimliÄŸine halel getirecek hiçbir davranışa yönelmemesi ve o davranışları hayatından uzaklaÅŸtırmasıdır. Yani davasının ete kemiÄŸe bürünmesinde önemli bir iradeye sahiptir. Ä°ÅŸte bu irade onu hem çaÄŸdaÅŸları içinde hem de sonra gelenleri etkileyen en önemli unsurdur. Kendisinden önceki aydın Müslüman kuÅŸağın modern kültürü benimseyen tutumunu Ãœstatta göremeyiz. Bu konuda tavizsiz ve keskindir. O yüzden radikal olarak betimlenir.

Seyyit Kutup, bize önemli bir miras devretti… Ä°slam ve onun düşüncesinin yeniden yorumlanmasının imkânı yanında bu yorumun niteliÄŸinin sahih olması gerektiÄŸini de önemli bir duruÅŸ olarak mirasın konusu eyledi. Neyin Ä°slami veya deÄŸil olduÄŸu meselesi önemli ve bunun yönteminin de sahih olması gerektiÄŸi konusundaki duruÅŸu, kendisinden sonra da bu tartışmaların yönünü belirledi diyebiliriz. Özellikle batılı entelektüellerin muhatap olarak Seyyit Kutup’u görmeleri ve onun düşüncelerine yönelik eleÅŸtirilerini de bu çerçevede ele almalıyız.

Seyyit Kutup bize iki temel miras bıraktı: ilki, özgüven, kendi dinine, dinin düşünce yapısına ve sorunların çözümündeki etkililiÄŸine olan güven… SaÄŸlam karakterli, ahlaki yapısı güçlü ÅŸahsiyetlerin deÄŸiÅŸim konusunda ne kadar önemli olduÄŸunu da… Ä°kincisi ise hep yeni bir baÅŸlangıcın yapılabilirliÄŸini ve dolayısıyla yeniden bir yorum yapılırken sahihliÄŸi eksene alan bir yöntemi dikkate alarak güncelliÄŸi yeniden dinin düşüncenin ekseninde yorumlamanın gerekliliÄŸini de mirasına ekledi…

Yani Seyyit Kutup, donuk, katı ve keskin deÄŸil bilakis yorum esnekliÄŸi olan ama temel ilkelerdeki sahihliÄŸi muhafaza ederek… Fıkhın ve Ä°slami ilimlerin diÄŸer kollarının da yeniden yorumlanması gerektiÄŸini dillendirmiÅŸtir. Bu tarihsel olanla bağını tamamen koparan deÄŸil onu dikkate alan ve deÄŸiÅŸtirilmesi gerekeni de vurgulayan bir boyutla…

Seyyit Kutup, bütün bu önemli vurgulara rağmen içinde bulunduğu kültürel dokuya bir cevap ve yaşadığı siyasal gelişmelere ve sosyolojik değişimlere yönelik tespitleri de dikkate alarak görüşlerini dile getirmiştir. Bu aynı zamanda her entelektüelin kaçınılmaz bir sonudur. Bugün bizde yorum yaparken aynı durumu dikkate almakla yükümlüyüz. Yoksa kendi gerçekliğimizi ıskalarız, kendi gerçekliğimizi ıskaladığımızda ise görüşlerimiz illetli hale gelir.

Bu noktada üçüncü nesil bir entelektüele ihtiyaç hâsıl oluyor. Bu yeni nesil İslamcılığı yeniden yorumlamakla yükümlüdür. İkinci nesil entelektüeller, siyasal olanı temel bir bakış olarak öne çıkartmışlardı. Bugün siyasal bakışın ümmetin içinde bulunduğu zelil halin en önemli müsebbibi haline dönüştüğünü söylemek bir sorumluluk haline gelmiştir. Bu siyasal olanı bir tarafa bırakmak değil ama siyasal olanın baskın karakterini geriletmenin kaçınılmaz bir hamle oluşunu dillendirmektir. Yoksa sahihlik meselesi en önemli sorun olarak önümüzde duracaktır. Bu noktada Seyyit Kutup bize yol göstericiliğini sürdürebilir. Ancak yeniden yorumlamayı bir sorumluluk olarak üçüncü nesil entelektüel İslamcıların üstlenmesinin kaçınılmazlığını da bu öncülüğe dayandırabiliriz.

İslamcılık, özgüvene dayalı olarak ortaya çıkan müktesebatı kendi ilkeleri doğrultusunda yeniden ele alarak siyasal olanın baskısını geride bırakmalıdır. Bir dinin, felsefenin veya düşüncenin olmazsa olmazı bir dünya görüşünü ortaya koyması ve bu dünya görüşü çerçevesinde inşa edeceği ideolojisidir. İşte bu yüzden dünya görüşünün insanlığı kuşatıcılığı ve anlamı, insanların farklı dünya bakışlarına da yedirilebilmesinin imkânını, ortaya konan bilgi ve kültürün sahihlik ölçüsünü de dikkate alarak yeniden yorumlanmasının gerçekleştirilmesinde geçmektedir.

Sadece Müslüman olana değil herhangi bir kültür ve dine inanan tüm insanlara dair bir şey söylemek ve hepsinin hayatlarına anlamı yeniden taşımanın imkânlarını bakışa yedirmek yeni entelektüellerin en büyük sorumluluğudur. Bu yüzde mevcut müktesebatı bir çatışma gözü ile değil içinde hakikatin varlığının kabulü üzerinden değerlendirmeye tabi kılmak esas olmalıdır. O zaman çatışma yerini kuşatıcılığa bırakacaktır. Ama bu kuşatıcılık, kendi ilkelerimizin hayatı nasıl geniş bir çerçeveden yorumlayabildiğinin de zeminini inşa edecektir.

İşte Seyyit Kutup eğer bugün yaşasaydı sanırım bu çerçeveyi bize sunardı. Çünkü o İslam dininin hayatı kuşattığını ve her ortaya çıkan yorumun bu temel bakışın doğru bir şekilde yorumuna katkı sunacağını işaret ederdi. Ancak içinde bulunduğu kültürel dokuda öncelik İslam düşüncesinin sahih hale getirilmesi ve güçlendirilmesinin elzemliliğini şart koşuyordu. Sürekli bir mücadele içinde siyasal çatışmanın kaçınılmazlığı içinde yorumlamak durumunda kaldığını biliyordu. O yüzden hem tefsirinde ve hem de kitaplarında temel umdelere dikkatimizi çekiyordu.

Seyyit Kutup’un ölüm yıldönümünde yeniden Seyyit Kutup ve düşüncesini deÄŸerlendirmek ve yol açıcı bir ufukla yorumlamak bugünün Müslüman entelektüellerine düşen bir sorumluluktur. Bu çerçevede Seyyit Kutup’un bıraktığı yerden bayrağı devralarak yürüyüşü sürdürmek ve onun esasa taalluk eden boyutunu eksene alarak ‘yeni’ olanı yorumlamaya devam etmeliyiz… Bu yorumun bizim ‘izimizi’ taşıması gerektiÄŸini de unutmadan…

Seyyit Kutup üzerine yapılan tartışmaların farkındayım, yeni selefi akımın ona nispet edilmesinin farkındayım. Ancak bu yakıştırmaların eksik ve art niyet taşıdığını düşünüyorum. Seyyit Kutup’un tek taraflı ve eksik anlaşılması ve bir meÅŸruiyet krizini aÅŸmanın imkânı olarak düşünüldüğünü, ayrıca batılı eleÅŸtirmenlerin asıl amacının dinin doÄŸru anlaşılması ve yorumlanmasının ürettiÄŸi korkuya binaen eleÅŸtiriyi yaptıklarını bugün daha net bir ÅŸekilde görebiliyoruz…

Allah rahmeti ile merhum Seyyit Kutup’u kuÅŸatsın ve affetsin. Bizi de onunla cennette buluÅŸtursun inÅŸallah… Vesselam…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.